Emekli Belediye Başkan Yardımcısı Süleyman Gültop abimizin kaleme aldığı “GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ “ başlıklı yayınlanmadığımız yazısını siz değerli okurlarımız ile paylaşıyoruz… 15 Nisan 16:33 saatinde yani bugün yaptığımız..
Emekli Belediye Başkan Yardımcısı Süleyman Gültop abimizin kaleme aldığı “GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ “ başlıklı yayınlanmadığımız yazısını siz değerli okurlarımız ile paylaşıyoruz…
15 Nisan 16:33 saatinde yani bugün yaptığımız görüşme sonucu “ Değerli kardeşim leylekler Çerkeş’e gelmiş en yakın zamanda bende geleceğim…. diyerek bizlere veda etti. Çerkeş sevdalısı Süleyman abimize Allah rahmet eylesin yakınlarına ve ailesine sabırlar versin Başımız Sağolsun.
“Geçmiş zaman olur ki..”
“Geçmiş zaman olur ki/ Hayali cihan değer/ Acı duyar insan belki / Sevmişse biraz eğer/ Anlar ki geçenlerin/ Rüyaymış hepsi meğer/Rüya olsa bile o günlerin/ Hayali cihan değer.” Demiş şair Necip Celal Andel
Bizlerde Konu komşu, çoluk çocuk, hiçbir ortamda bir araya gelemiyoruz artık. Bir yıl öncesini özler olduk. Ne yapalım hepimizin sağlığı için gerekli
O zamanlar Yapılan sohbetlerde genel olarak büyüklerimiz “bizim zamanımızda” diye başlamayı uygun görürlerdi. Yıllar yılı dinlemişizdir hepimiz bu buram buram beklenti ve geçmişe duyulan özlemi anlatan bu sözleri. “Ben senin yaşında iken…” Ah yaa ben senin yaşında olacaktım şimdi…”
Şimdilerde de bizler söylüyoruz.”bizim zamanımızda” geçmişin özlemi ile günümüzü karşılaştırıyoruz sık sık
Ramazan ayına girdik ilk aklıma gelen Kurukadirgilin fırından veya Aşkar’ın Ali ağanın fırından alınan ve mis gibi burcu burcu kokan sıcacık pide ve Hal binasının kapısına Safranbolu . Konarı’ lı İbrahim ağanın getirdiği ve genellikle mevsiminin ilki olan yeşillikler.
Akşam hazırlanışını seyretmeğe gittiğimiz Harman başından atılan İftar topu.
Evet, çocukken,
Mübarek Ramazan günüde Kendimizle baş başa olduğumuz bu günlerde, yaşanmışlıkları, geçmişi pişmanlıkları, sevinçlerimizi hatırlıyoruz. Birde akşama ne kadar var iftarda ne yenecek acaba? diye düşünürken ,Çerkeş özgü örf ve adetlerimiz, dolayısı ile de yemeklerimiz Bayramlarımız aklımıza geliyor.Arife günü özlem ve hüzün dolu Mezarlık ziyaretlerimiz.,Bayram namazından evvel mahalleli çocuklarla bir araya gelip komşuları bayram sevinci ile uyandırmak maksadı ile kapının önünde veya pencerenin altında toplaşıp aşağıdaki tekerlemeyi ev halkının ışıkları yanıp uyandıklarını anlayana kadar kendine has makamı ile tekrar ederler, ev sahibi de çocuklara ceviz, şeker, çerez v.s gibi hediyeler verir. Bayram namazı vakti herkes evine dağılır.
NENE BAYRAMIN
Nene bayramın gutlu olsun
Al ineğin sütlü olsun
Bi verüsen bi oğlun olsun
İki verüsen iki oğlun olsun
Şibi şibi
Yağlı şibi
Hanımların inci dişi
Vemeyenin başına değirmen daşı
Rahmetli anneannem daha sonraları da annem Arife günü akşamına, Bayram sabahı kahvaltıya, bayram akşam sofrasına birer tepsi börek yapardı. Rahmetli Büyükbabam için Bayram akşam yemeği çok önem verirdi Önemli bir mazeret olmadığı sürece Damatları, çocukları ve biz torunları muhakkak o sofrada bulunurduk. Zamanla bizler büyüdük o sofraya sığmaz olduk. Rahmetli dedem ahşaptan büyücük bir sofra tablası yaptırdı. Hepimiz etrafına dizilip bayram yemeğini yerdik.
Eğer şimdilerde dedemin torunları samimi içten bir diyalog içerisinde isek bunu büyükbabamın “Bayram Sofrası” na borçluyuz. Allah rahmet eylesin.
Biz delikanlı iken…
Suretin kahve vardı, Memurlar kulübü vardı. Bozoğluların kahve vardı, Suretin kahvede oturup Bozoğluların kahveye Efe dayının çayını içmeye gelinirdi. Değirmen önü, feteş, kösemamı vardı. Ve Birde “Başlıyooy başlıyooy diye bağıran Başağa ve sineması vardı.
Haaa unutmadan Bürokrasinin nedenini bilemediğimiz kaprisi yüzünden bir derneğe satılan ve kapısındaki zincire takılı “Özel Mülkiyettir Girilmez” tabelalı “Göletler Piknik” alanımız vardı.
Mahallelinin ekmeğini çöreğini pişirdiği Üzümlünün ,toprak kızının mahalle fırınları, oluğunda ekin ve yün yıkanan, çaylığında çamaşır yıkanan elpireci, haydar, berçin kadı pınarı vardı.
Tarihi yapısı bozulmamış Taş pınar vardı, Sultan Murat Hamamı vardı. Çocuklarının ergenliğe erişip erişmediğini şaka ile karışık soru şekli idi “Oniki çeşmesinden su içti mi ?
Gençler kendi aralarında Suretin kahvede organize olup tiyatro, konser, gösteri Çerkeş Geceleri düzenlerlerdi Başağının sinemasında.
Bolu tv vericisinden sızan görüntüyü ismet paşa Ayıkayası mevkiinde yakalayıp akülü ilkel verici ile kar tufan içerisinde izlenen tek kanallı televizyon vardı.
Kısacası o zamanlar “Küçüklerimi sevmek, Büyüklerimi saymak ..”vardı.
Mahallelilik komşuluk ve yardımlaşma vardı. Fakir doyardı..
Ya şimdi…?
Balkonda iftarı beklerken bunlar geldi aklıma. Bir an önce normalle dönebilme dileklerimle Hayırlı Ramazanlar.
Hoş cakalın,sağlıkla kalın..ub
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)